top of page
Yazarın fotoğrafıTûba İmik

Hıdrellez Râyihalı Mayıs Ayı Çin Astrolojisi Etkileri

Döngüsel Çin takvimi üzerine paylaşım yapmayalı çok oldu. Hıdrellez vesilesi ile bakalım neler akmak isteyecek.


Bugün Çin takvimine göre Yılan ayı başlamış oldu. Çin takvimi ve diğer geleneksel takvimlerin gördüğüm kadarıyla ortak noktalarından biri; zamanın döngüselliğini doğanın döngüleri ile harmanlayarak ele almaları ve bu döngüler ışığında gündelik hayata dair çıkarımlarda bulunmaları. Kısaca diyebiliriz ki; doğanın parçası olan insanın, doğa ile olan derin bağının farkındalığı ile, doğadaki döngülerin insan ölçeğindeki okumalarını yapıyor olmaları. Ve karşımıza çıkan bir diğer nokta da element teorileri; kimi zaman 4, kimi zamansa 5 element karşımıza çıkan.


Çin sisteminin 5 elementi baz alan bir yapısı var; ateş, toprak, metal, su ve ağaç. Geleneksel öğretilerin bir diğer gördüğüm ortak noktası ise bütünselliği. Modern uygarlık terminolojisi ile düşünmeye alışkın zihinlerde ilk anda soru işareti olabilse de; bedenin, günün içerdiği zaman dilimlerinin, mevsimlerin, ayların, senelerin, yiyeceklerin, notaların, renklerin, tatların, formların, duyguların ve daha bir çok şeyin elementler dilinden yani doğanın dilinden tercümeleri var.


Ve bu parçaların bir araya gelerek oluşturduğu muazzam bir bütünlük, tamamlanmışlık, denge ve farkındalık benim algımda öne çıkan. Bu kadar girizgâh genel bir bilgi vermek açısından yeterli umuyorum.


Hıdrellez ile Çin sisteminde yeni ayın ve döngünün başlıyor oluşu pek de şaşırtıcı değil. Doğanın ritminde yeni bir renge geçiyoruz, ateş elementine, yaz mevsimine, büyüyüp serpilme, canlanma zamanına, güneşin kuzey yarım küreyi daha uzun süre ışıttığı, ısıttığı, ekinleri beslediği, insanlarda neşe, güven, eminlik hissini pekiştirdiği zaman dilimine.


Bu sabah geçtiğimiz temmuzdan beri bizimle aynı bahçeyi paylaşan kedi ailesinin genç üyelerinden birinin türlü tonlardaki sesleri ile başladı. Doğanın ritmi bu ya onun bedeninde de cân bulmuş elbet, artık rahmim hazır diyor, yeni cânlara yuva olabilirim diyor. Elbette bunlar benim kendi iç seslerim, kim bilir o güzel cân neler diyor?


Atalarımız doğanın bu çağrısı ile yakinen ilişkide idi diye düşünüyorum. Bunun bir uzantısı olarak bugüne gelmiş türlü hikâye, mit, âdet, gelenek var. İçeriği farklılaşsa da gördüğüm ortak bir nokta var ki o da niyet tohumları yeşertmek; gerek resmetmek, gerek yazmak, gerek anlatmak, ateşle buluşup arınmak, saflaşmak, kutlamak ve nicesi. Hıdrellez üzerine pek çok kaynakta şahane bir şekilde derlenmiş bilgiler, ilhâmlar var, ben bu konuda paylaşmaya kendimi yetkin görmüyorum ancak sizleri Sevgili Metin Bobaroğlu’nun ve Aslınur Akdeniz Brehmer’in konuyla ilgili paylaşımlarına gönül ferahlığı ile yönlendirebilirim. Bağlantılarını ekliyorum:


Döneyim Çin sistemine. Yılan (Mayıs) ayı ile birlikte 3 ay sürecek olan ateş elementi yani yaz mevsimine giriş yapmış olduk. Ateş elementinin yukarıda bahsettiğim özellikleri yanında dikkatlerimizi çeken bir yanı daha var. Neşe, zevk, canlılık iyi hoş ama denge şaşarsa bir diğer kutupta; sağlıksız ego, hırs, bencillik, bütünün hayrını gözetmesizin kendi menfaatine odaklanma gibi potansiyeller taşıyor.


Bizlere hayatın sunduğu nimetlerin tadını çıkratır, şükranımızı sunarken, dengeyi gözetmemizi tembihliyor gibi algılıyorum. Çin takvim sisteminde her bir zaman birimini ifade eden iki element vardır. Bu ay bu iki element birbiri ile pek de uyumlu diyebileceğimiz bir tabiatta değil. Bunu çift yönlü okumak mümkün diye düşünüyorum, bir yönü ateş elementini tam da hissetmemize alan açmayabileceği, diğer yönü ise çeşitli vesilelerle ateşin dengeye gelmesine destek olabileceği. İkinci bahsettiğim olasılık biraz zayıf kalıyor çünkü hâli hazırda içinde bulunduğumuz senede su elementi yoğun bir şekilde kendini hissettiriyor (senenin element kombinasyonundan ötürü). Sonuç olarak Mayıs ayında ateş elementinin tezahürlerini berrak bir şekilde hayatlarımızda pek yoğun hissetmek henüz mümkün olmayabilir. Haziran ayını bu açıdan daha yüksek bir potansiyelde yorumluyorum.


2021 senesi hakkında da kısa bir paylaşımda bulunmak isterim. Elementleri Toprak ve Metal olarak görünse de bu seneyi temsil eden toprak elementi bünyesinde bolca su elementi barındıran bir toprak. Çin element sisteminde buz dağı veya çamur gibi karşılıklar buluyor. Dolayısıyla zeminin, toprağın sağlamlığından pek söz etmek mümkün değil. Bunu moralinizi bozmak için söylemiyorum, bilakis, bir şeyin farkında olduğumuzda bununla ilgili harekete geçmek, maruz kalan olmaktan tercih eden tarafına geçmek mümkün oluyor diye düşünüyorum.


Bu veriyi nasıl kullanabiliriz biraz da ondan bahsedeyim o hâlde. Bireysel doğum haritalarına göre durum değişkenlik gösterir elbette ama genel olarak; emin olduğumuz adımlar atmayı, belirsiz alanlarda büyük riskler almamayı bu senenin ruhuyla daha uyumlu buluyorum. Doğadaki denge bizlerdeki dengeye de ışık tutuyor diye düşünüyorum ve hâlâ su elementinin sistemde gücünü göz önünde bulundurursak duygusal çıkışlar, hızlı gel-gitler yaşadığımızda biraz nefeslenip, bizi merkeze getiren yollar varsa destek alıp, daha dengeye kavuştuğumuzu hissettiğimiz bir yerden harekete geçmeyi araştırmayı önemli görüyorum. Ekonomi ateş elementinin yükseldiği zamanlarda daha stabil ve olumlu seyirler gösteriyor bu sistem ışığından bakılınca, dolayısıyla ekonomik açıdan da risk almamak, elimizdekini iyi değerlendirmek senenin ruhuyla uyumlu bir tercih olabilir.


Ve 2021’i düşündüğümde sene başından beri içimde canlı olan bir imaj var onu ayrı bir paylaşımda daha detaylı aktarmayı arzu ediyorum ve fakat özünü burada paylaşmak isterim. ‘Bireyliğin farkındalığı ile Birlik’. 2021 bir geçiş senesi, toprak elementi seneleri geçişi vurgular. Peki nereye geçiyoruz, modern uygarlığın pekiştirdiği ayrı bir ‘ben’ hâlinden, sağlıklı sınırlarının farkında ve bunu ifade eden bir ‘ben’e. Sağlıklı sınırlara sahip bir ‘ben’ ne demek? Başkalarının da sınırlarının farkında olmak, esnek olmak, açık olmak, sorular sormak, merak etmek, bana doğru gelenin tek doğru olmadığı, bana doğru gelenin dönüşüme açıklığı, ve nicesi demek. Bunun bizi davet ettiği yer neresi? Her birimizin kendi rengi ile var olduğu muazzam bir eser yani önceki cümlede Birlik dediğim kısım.


Koronavirüsün buradaki davetini anmamak da eksik olur. Dünyanın bir yerlerinde bolluk, bir yerlerinde yokluk, bir diğer ölçekte Ramazan ayına da anacak olursak komşusu aç iken tokluk ve yine nice katman… Ne kadar farkındayız komşularımızın, hem kapı komşularımızın, hem coğrafi komşularımızın, hem aynı gezegeni paylaştığımız diğer türlerin? Bu coğrafyada son zamanlarda güncelliğini ne yazı ki yitirmeyen bir konu ile de kapanışı yapayım; ben gözü dönmüş tüketim çarkıma hammadde çıkartacağım diye ormanları yok eder, dağları göbeğinden patlatır, nehirlerin deryaya kavuşmasının önünü kesersem, hızla ve ciddiyetle gerek nazik, gerek daha sarsıcı şekillerde beni nefsimi ehlileştirmeye davet eden mesajları görmezden gelirsem, Ortaçgil’in dediği gibi ‘Bu iş zor Yonca’ şarkısının göbeğinde bulabilirim kendimi. Dinlemek isteyenler için onun da bağlantısını ekliyorum:


Bireyselliğimizin ışıltısını onurlandırırken birlik olmaya ve bunu güzellikle, kolaylıkla, neşeyle, işbirliğiye gerçekleştirmeye niyetle…


©Tûba İmik Saka 2021

Bu yazı ve yazıya ait görselin tamamı ya da parçalarının kopyalanması, kaynak göstermeksizin ve izinsiz paylaşılması, yazar isminin değiştirilmesi Telif Hakları Kanunu hükümlerince yasaktır. Aksi durumlarda yasal işlem uygulanır.

15 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page